Christopher Nolan yönettiği her filmin çok kaliteli olduğu dahi yönetmenlerden biridir diye düşünüyorum. Hakkındaki bazı güzel bilgileri derleyip paylaşmak istedim.
Nolan bir e-posta adresi olmadığını her fırsatta vurguluyor. Asistanı kendisine önemli elektronik postaların çıktısını alıp veriyor.
Çok dakik ve zamanlamaya çok önem veriyor.
Hafta sonları kesinlikle çalışmıyor.
Her gün benzer bir kıyafet giyiyor. Koyu takım elbise ve açık renkli bir gömlek... Davetlerde bir de ilaveten kravat.
Tam bir çay tiryakisi... Termosla geziyor ve devamlı çay içiyor. Dişleri çaydan dolayı sararmış vaziyette. Bir keresinde Michael Caine şaka yoluyla termosta votka ilavesi olup olmadığını sorduğunda kesinlikle çaydan başka bir şey olmadığını vurgulamış.
Filmden önce iki hafta boyunca babasının eski daktilosunun başına oturuyor ve tamamen kapanarak filmin orijinal fikrini kâğıda döküyor.
Efektleri filmin çekimi sırasında kamera ile yapmaya özen gösteriyor. Hatta The Dark Knight Rises’ın post-prodüksiyon düzenleyicisi, Times’a verdiği röportajında, bu filmin sonradan eklenen efektleriyle bir çok romantik komedi filminden çok daha az uğraştığını itiraf etmiş.
Paralel minvalde, gerçek görüntüleri oluşturmak adına eski devasa uçak hangarlarına acayip setler yapıyor. Hatta bir keresinde bir Warner Bros. yöneticisi The Dark Knight Rises’ın yoğun yağmur altında çekilen bir sahnesinde yolunu kaybettiğini belirtmiş.
Tam bir otuzbeş milimetre bağımlısı. Diğer teknolojiye olması gerektiği kadar başvuruyor ve elinden geldiğince filmlerini otuzbeş milimetrede çekiyor. Hatta Interstellar’daki Skype benzeri sahneleri de 35 mm’ye aktarmış. New York’taki sinema salonlarını ziyaret edip filmin perdeye aktarımının düzgün olması konusunda teftişler de yapıyormuş.
3-D teknolojisini sinema sanatıyla ilgisiz bir lunapark eğlencesine benzetiyor ve 3-D ye bulaşmayacağını belirtiyor.
